28 Mart 2017 Salı

Yaşlanmaya Karşı Metabolit Geliştiriliyor







Radyasyon  biyolojik bir tahdit olarak bilinir. Her zaman büyük bir endişe kaynağımız olarak bir yerlerde sabit olarak durmaktadır.Aslında devamlı radyasyona maruz kalan binlerce kişi var ve gerçek anlamda bu zararlı dalga frekansının bir çok hastalığıda beraberinde getirdiğide unutulmamaldır.Radyasyon   canlılık için büyük bir tehdit kaynağıdır.Özelikle uzay araştırmaları yaparak  meslek hayatlarına uzayda devam eden astronotlar için büyük bir trajedi.Radyasyon erken yaşlanma ve genetik problemlere yol açar.Science dergisinde yayınlanan bir araştırmada  hasarlı DNA genlerini onarabilecek yeni bir molekül üzerine çalışmaların devam etiği söylenilmektedir.Harvard Tıp Okulu ve New South Wales Tıp Okulu  işbirlikleriyle devam eden araştırmanın sonuç almasıyla radyasyondan alınan genetik bozulma  minimize edilerek bir çok astronot ve bu problemlerle muzdarip olan  herkese yardımcı olunacağını ekliyorlar.


Tamamen doğuştan kendi kendimizi onarma yeteneğiyle doğduğumuzu biliyoruz Yüce Yaradanın Büyüklüğünü düşününce bu ihtişamın parçasını taşıdığımızı görünce şükretmemek aptalıktan baska bişey olmaz.Neyse kaldığımız yerden devam edelim.İki tıp okulunun yoğun katkılarıyla birlikte kritik adımları geçerek moleküler prosesi tamamlayarak  sonuçlar alınabileceği fareler üzerinde yapılan testlerle kanıtlandı.Demiştik ya hücrelerimiz doğuştan DNA hasarıyla savaşmak için hali hazırda beklemektedir.Örnek olarak güneşe çıktığınızda derinizi zedeleyen uv ışınlarına karşı savunmasız değilizdir.Genlerimiz uv radyasyonlarına karşı bizleri koruyacak moleküleri etkin hale getirerek olası bozulmaların önüne geçilmekte.Ama ilerleyen yaşlarda buz özeliğimiz  kaybolmaya başlıyor.

Bilim insanları vicudumuzda doğal olarak sagılanan NAD+ adlı metabolit keşfetiler.DNA onarımında protein + protein etkileşimlerini kontrol edildiğini söylemek  gerekir.

Alınan sonuçlarm kobaylar üzerine  bir kaç deney yapılması suretiyle devam etti elde edilen veriler göz kamaştırıcı seviyede.Farelerle yapılan deneyde  Nad+ öncülü ile tedavi edilen hücrelerin tekrardan düzeldiği gözlemlendi.Sadece bir haftalık tedavi ile elde edilen bu baş döndürücü sonuçlar bilim camiyasında  milat olarak görülebilir.Özelikle Nasa tarafından Marsa gönderilen astronotlar üzerinde yararlarlı etkileri olacağı düşünülüyor.



www.digiworksteam.com
         Okan Alagöz


21 Mart 2017 Salı

Kuasistatik Boşluk Rezonansı







Elektromanyetik dalgaları yansıtarak kablosuz şarj yapılabilirmi sorusunu ilk  Nikolas Tesla sormuştu.Teslaya göre  atmosferde iyonsofer tabakası olarak adlandırılan yerde çokça iyon ve elektronun olduğunu söylemişti.Teslaya göre iyonosfer tabakasına ulaştırılacak olan elektromanyetik dalga vericisiyle akım seviyesi yüksek elektiriği iyonosfer tabakasında yüzdürerek bir yerden bir yere elektirik taşıyabileceğine inanıyordu.İte Disneyland tarafından hazırlanılan odada Nikolas Tesla'nın tezini destekleyecek türden bir organizasyon gerçekleştirildi.Bir odanın tamamını metalize ederek elektromanyetik dalga formlarının yansımamlarıyla çeşitli çihazlara kablosuz olarak elektirik gönderiliyor.
Kuasiztatik boşluk rezonansı olarak bilinen  etkilişim sayesinde elektromanyetik dalgalar üretilerel elektirik üretiliyor.


Alümünyum panel duvarlar ve 15 kondansatör  ile çalışan bir adet bakır çubuk  kapasitörler elektirik üreterek  yayılan manyetik dalgalar alümünyum  panelere yansır ve bakır çubuğa paralel düşer böylelikle elktirik akımı keza yayılma olasığına göre biriktirilir ve cihazlar bakır çubuktan elektirik alırlar.




www.digiworksteam.com
         Okan Alagöz

13 Mart 2017 Pazartesi

Genlerde Sonsuza Kadar Bölünme Yeteneğine Sahip Yarı Sentetik Bakteri










Araştırma 23 Ocak 2017’de Proceedings of the National Academy of Sciences dergisi tarafından verilen bir  bilgiye göre Scripps Araştırma Enstitüsünün yerel araştırma ekibi  ilk sentetik baz kullanan yeni bir bakteri yaratmayı başardılar.Biyiloji dersinde  gen tablosuna baktığımızda Adenin, Timin, Guanin ve Sitozin bazına ek olark yeni bağlar oluşturacak şekilde çok önemli bir projeye imza atılar.X ve Y adındaki bu yeni bazlar genlerde sonsuz bir bölünmeyi sağlayacak etkiyi yaratıyor.

Tek hücreli organizmanın  yarı sentetik baz çiftiyle sonzuza dek sürecek bir bölünmeyi gösterebileceklerini bildirdiler.Elde edilen yarı sentetik organizma bildiğin hayata benziyor.Yorumunu katan bilim insanları Floyd Romesberg ve kıdemli meslektaşları.Elde edilen verilerle konuşursak henüz uygulamalar devam ediyor ancak uzak olmayan bir gelecekte farmakolojik  türlerinden yararlanarak ilaç keşfinde önemli basamakların aşılabilicelerini ilave etiler.

Bu yapıları devreye koyarak eşsiz bir organizma meydana getirmek gibi bir meramlarının olduğunu görmek pek akıldan uzak olması gerekiyor.Buna göre eğer yarı sentetik bir madde doğrudan doğruya organik bir yapıya dönüştürüle bilinirse genetik kodlarda bu sentetik kodun barındrılması  gerekir.X-Y bazının  ileve edildiği genetik çevrede sonsuza dek bölünmeye gösteren yeni bağlantılar oluşturula bilieceğini gösteren genetik tanımlı bu yarı sentetik bazlarla  sonsuz bir bölünmeyi oluşturarbilecek.

Bildiğimiz üzere DNA yapımızın devamlı temizlenmesi gerekir ancak asla  bir değişim söz konusu değildir.İşte bu noktada genoma aşılacanak olan bilgi tamamen aynı yapıda ve asla değişmemesi gerekir.Aynı zamanda değişken bir yarı sentetik organeleşme süreceinde bu biligileri taşıması ve gerektiğinde temizlenmei gerekir.



www.digiworksteam.com
          Okan Alagöz

7 Mart 2017 Salı

Organik İletken Bataryalar










Organik bataryalar test aşamasından verimli sonuçlar alacak şekilde geliştirilerek enerji depolaycak birimlere dönüştürüldü. ancak 2015 yılında bir araştırma gurubu tarafından belirtildiğine göre iletken bir gülün enrji depoladığını ve istenildiğinde bu transistörler aracılığıyla aktarılabildiği şeklinde demetler verildi.Araştırma gurubunun üyesi Yardımcı Doçen Doktor Roger Gabrielsson materyeli özel olarak yeniden restore ederek Gülü köklü iletken tele dönüştürdü .Ortada bulunan her bir elektrot ve tümüyle bir transistör oluşturdu..Elde edilen yapı sayesinde gülün içine yerleşen polimer solisyon iletken şerit lifler oluşturarak yapının tamamına ulaşacak şekilde ilerliyor.Yani iletken hidrojen sayesinde polimer solisyon gülün kök, gövde ve yapraklara kadar uzan bölümlerine kadar ulaşıyor.Tamamen bir batarya görevini gördüğünü söylemek mümkün bu durumda.Enerji depolama alanında süper kondansatörler ile aynı seviyede enerji üretimi yapılabiliyor.Defalarca alınan ve verilen enerji ölçümleri sayesinde iyon pompasından güç alınabilir.Yada tam tersi güç verilebiliyor.

Bu araştırma henüz geliştirilebilir olarak gündemde tutuluyor.Yakında enerji devreleri organik ürünlerin içerlerine yerleştirilerek oldukça yararlı sonuçlar alına bilir.Bitkilerden yakıt hücleleri üretmenin mümkün oladuğunu kanıtlarıyla sizlerle paylaşıyoruz.Güç bitkileri ile teraslarda bitkiler kendi güneş enerjilerini sağlaya  bilirler.



www.digiworksteam.com
          Okan Alagöz